1990’ların başında
Sovyetler Birliği’nin çözülmesi, Berlin Duvarı’nın yıkılması sonucu Doğu ve
Batı Almanya’nın birleşmesi dünyada
kısacık da olsa bir sevinç havası yarattı, insanların kucaklaşmasını sağladı.
Bu sevinç ortamı çok da uzun sürmedi aslında. Balkanlarda Yugoslavya’nın parçalanması,
Ortadoğu’da birinci Irak savaşının başlaması, dünyanın gözünü Balkanlara ve
Ortadoğu’ya çevirdi. Türkiye’de ise Güneydoğu’da yakılan köyler sonucu
Kürtlerin büyük kentlere zorunlu göçünü de bu sürece dahil edebiliriz.
Savaşların, göçlerin, acının, yoksulluğun, yerlerinden yurtlarından savrulup
giden insanların durumları sanatın konusu olmaya devam ediyordu. Bu nedenle olmalı ki, sanata sosyolojik ve felsefi
açıdan yaklaşan Küratörler, yaşanan bu acılara “Göç”, “Kimlik”, “Aidiyet”, “Melezlik” gibi
kavramlara dikkat çekerek, Bienaller
aracılığıyla sorgulanmasını sağladılar. Resimden
çok, videolar, fotoğraflar, enstelasyonlar ifade alanları olarak öne çıkmaya başladı.
Soğuk Savaş’ın ardından gelen küreselleşme ticarette
sınırları ortadan kaldırırken, malların dolaşımını da kolaylaştırdı. Küresel
şirketler, verdikleri desteklerle sanatın dolaşımının önünü açtılar, pek çok büyük sergi dünyanın
bir ucundan diğer ucuna ulaşabilir hale geldi. Türkiye’de elbette bu gelişmelerden
kendini soyutlamayacak, özellikle İstanbul
yeni dünya düzeninde sanatta önemli bir durak noktası haline gelmeye
başlayacaktı.
TÜYAP’ın düzenlediği Kitap Fuarı'na paralel olarak
başlatılan Sanat Fuarı’nın zamanla, dünyanın içinde bulunduğu değişime yeterince
ayak uyduramadığı aşikardı. Çeşitli
ülkelerden galeriler katılsa da istenilen uluslararası boyuta ulaşamıyordu ARTIST.
İstanbullu koleksiyonerler, işadamları, büyük şirket
sahipleri ve çağdaş sanatı takip eden Akedemisyen, Küratörlerin işbirliğiyle
yeni bir oluşum için adım atıldı ve ilk kez 2006 yılında, İstanbul’dan ve dünyanın önemli kentlerinden gelen
galerilerin katılımıyla,” Contemporary İstanbul” Çağdaş Sanat
Fuarı hayata geçirildi.
Contemporay İstanbul, bu sene, 07-10 Kasım 2013 tarihleri
arsında, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde, 650 sanatçı, 3000 eser, 23 ülkeden 96 çağdaş
sanat galerisinin katılımıyla gerçekleşti.
İstanbul ve Ankara’nın yanı sıra, New York, Londra , Berlin, Bejing(Pekin)Paris,
Roma, Floransa, Barselona, Lizbon, Bükreş, Selanik, Tahran, Beyrut ve Erbil’den galeriler yer alıyordu Fuar’da.
Çevre ülkelerdeki çağdaş sanat ortamını görünür kılmayı
amaçlayan Contemporary Istanbul, “yeni
ufuklar” başlıklı bir tema belirleyerek her sene bir ülkeyi davet ediyor. Bu
sene Rusya davet edilmiş, bu bağlamda Moskova ve St. Petersburg’dan galeriler,
sanatçılar ve eleştirmenlerin fuara katılmaları sağlanmış.
Türkiye’nin lider akaryakıt dağıtım ve madeni
yağ şirketi Petrol Ofisi’nin ana hissedarı, Avusturyalı OWM şirketi
Contemporary Istanbul’a sponsor olurken,
özel bir proje olan;"Diyalog: Viyana’dan Sanat” çerçevesinde
Avusturyalı çağdaş sanatçıların eserlerini
sergiliyordu.
Sanat inisiyatifleri de Fuar’da dikkati çekiyordu. Collectorspace;
kâr
amacı gütmeyen, Newyork merkezli bir sanat kurumu, 2011 yılında İstanbul’da
şubesini açmış. Amacı, koleksiyonerliği tartışmaya açmak ve yeni koleksiyonerlerin
vizyonunu geliştirmede yardımcı olmak. İstanbul’daki mekanlarında koleksiyon
sergileri yapıyorlarmış ve sanat kitapları ve güncel sanat dergilerinin yer
aldığı kütüphanelerinden de yararlanmak mümkünmüş.
Plato Sanat, hep merak ettiğim bir kurumdu,
Fuar’da karşılaşınca sevindim. Nisan 2010’da açılan Plato Sanat, Marcus Graf
küratörlüğünde, sergi, etkinlik ve performanslara yer veren bir güncel sanat
mekanı.
Bükreş’ten
katılan “Lavacow”
temsilcileri, Romanya, Macaristan,
Türkiye gibi ülkelerden dijital çizim yapan sanatçıların buluştuğu bir platform
oluşturmak istediklerini anlattılar.
İKSV, Akbank Sanat, Pera Müzesi, Baksi Müzesi, Pera Müzesi, Doğançay Müzesi ve EKAV gibi kurumlar Fuar’da kendilerini tanıtma
imkanı bulurken, Sanatatak adına Ayşegül Sönmez yaptığı röportajlarla Fuar’ın
nabzını tutmaya çalışıyordu.
Avusturyalı sanatçı Herman Nitsch’in gerçekleştirdiği canlı resim performansı ve Ülker’in sponsorluğunda
gerçekleşen Çocuk Sanat Atölyesi Fuar’ın dikkat çekici etkinliklerindendi.
09-10 Kasım 2013 tarihlerinde izleme fırsatı bulduğum Contemporary
İstanbul’da resimler, heykeller, fotoğraflar, çizimler gözümün önünden akıp
giderken, ilgimi çekenleri fotoğrafladım. Video bölümü beni oldukça şaşırttı,
dijital sanatın yeni olanaklarıyla karşılaştırdı. Teknolojinin olanaklarıyla
sanat üretmek yeni bir ifade alanı. Bu bağlamda çağdaş sanatçının, grafik,
photoshop, web grafik, üç boyutlu çizimi öğrenmesi ve kendini yetiştirmesi gerekiyor. Özellikle,
genç sanatçıların bu alana el atması şart gibi görünüyor. Öte yandan neon
ışıklarıyla yazılan cümlelerde fuarların ve bienallerin ayrılmaz parçası.
Harfler ve cümleler de gittikçe plastik sanatların içine dahil olmaya başladı.
İspanya’dan katılan bir galerinin temsilcisi hanımla yaptığım sohbette,
Fuar’ı nasıl bulduğunu sordum. “Açılışın çok görkemli ve abartılı bulduğunu, fakat
bu durumun koleksiyonerlere yansımadığını daha çok halkın katılımının iyi
olduğunu belirttikten sonra, burası müze değil ki, bir fuar, o nedenle
koleksiyonerlerle karşılaşmak bizim için önemli “dedi. Bir de izleyicilerin
sergilenen eserlere dokunmalarından şikayetçiydi. Türkiye’de Çağdaş Sanat
Müzelerinin azlığı, aslında Fuarlara bir nevi Müze işlevi de yüklüyor sanki.
Türkiye’de sanat piyasasının oluşamaması ciddi bir sorun. Dünyanın
çeşitli kentlerinden katılan galericilerin, sergiledikleri eserleri satmak
istemeleri, bunun içinde izleyiciden çok koleksiyonerlerle
buluşmak istemelerini anlaşılır buluyorum. Bildiğim kadarıyla, Contemporary İstanbul
yönetimi çeşitli kentlerde yaptığı toplantılarda yeni koleksiyonerler
oluşturmak için çaba harcıyor. Bu çabaların sonuçları gelecek yıllarda daha iyi
ortaya çıkacaktır.
9. Contemporary İstanbul, 12-16
Kasım 2013 tarihleri arasında gerçekleşeceğinin duyurulması, Fuar’ın
uluslararası ortamın bir parçası ve sürekliliğini anımsatması bakımından
önemli. Bu aynı zamanda Türkiyeli sanatçıların ve galericilerin yurtdışına
açılabilmelerini sağlayacak.
İmren Tüzün