4 Mayıs 2017 Perşembe

Kahraman Olarak Annem - İmren Tüzün



İnsana çocukluğunda annesi devasa görünür. Boyu uzundur, güçlü kuvvetlidir, sanki büyüyüp de ona yetişemeyeceğini düşünür. Ulaşılacak bir ırak nokta gibidir annesi çocuğun gözünde. Benim için de öyleydi annem, kocaman gövdesinin yanında kendimi çok ufak tefek hissederdim, kısa boylu, çelimsiz bir çocuktum.

Annem, annesi ve babası, o üç aylıkken, on beş gün arayla hayata veda ettiklerinden olsa gerek, babasının ve annesinin akrabalarına yakınlık duyardı. Özellikle halalarına ve teyzesine. Annemin halaları Amozon  kadınları gibiydi, bağımsızlıklarına düşkün, kendi başlarına hareket edebilen. Ben daha çok Heniş Halayı hatırlıyorum. Adını şimdi dahi bilmiyorum, bizim için o hep Heniş hala olarak kaldı. Uzun boylu, beyaz saçlı,- nedense bende saçları açıkmış gibi bir izlenim bırakmış olmalı, tülbentini sıkı sıkıya bağlamıyordu herhalde-, eteğine, o güzel bahçesinden meyveler devşirdiği uzun elbisesi, mesh ayakkabısı ve elinde bastonuyla Demreli kadınlardan ayrıksı bir hali vardı, ele de çok karışmazdı. Bahçelerinden kendi istekleri dışında meyve koparılmasını istemezlerdi, etrafı böğürtlenlerle çevrili, kapısı kapalıydı bahçelerinin. Ne zaman oradan geçsek, “hadi bir halama da uğrayıverelim.” derdi annem. Taştan yapılma, iki katlı evlerinin merdivenlerini tırmanarak ulaşırdık. Annem hemen halasıyla sohbete dalardı. “Annemi her gördüğünde biraz ağlamaklı olurdu Heniş Hala, kardeşi Süleyman’ı, annemin babasını mı hatırlardı kim bilir. Heniş hala uzun yaşadı, eşi de çok bağlıydı kendisine, genellikle ikisi beraber hayatlarını sürdürürlerdi, mutlu bir çift gibi görmüşümdür onları hep. İçe kapalı, kendi aurası olan bir dünyaları vardı.

Annem ve babam akraba evliliği yapmışlar, hala dayı çocukları oluyorlar. Dolayısıyla, annemin annesinden gelen ortak  akrabalıkları vardı. Fatma hala, dedemin üvey kardeşiymiş,  fakat o zamanlar gerçek bir hala gibi görülürdü. Annemin de teyzesi oluyordu, fakat biz daha çok Fatma hala olarak biliriz. Fatma hala, kocası Ramazan amcayla, iki katlı, geniş kagir bir evde otururlardı. Kaç odası vardı şimdi hatırlamıyorum, zamanın büyük evlerindendi, hala da duruyor. Büyük bahçelerinin başında, yol üzerindeydi evleri, Heniş halaların eviyle aynı sırada, onlardan önce gelirdi. Fatma hala, ince, minyon tipli, konuşkan ve sigara içen bir kadındı. O bana daha yerli, daha sosyal gibi gelmiştir her zaman.

Gel zaman git zaman, Fatma halanın kocası Ramazan Amca hayata veda etti. Annem, hemen halasına koştu, gitti. Bize de evde ineklere göz kulak olmak, onları bakıp doyurmak kaldı. Her şey yolunda gibiydi o gün, öğleye doğru danalardan biri yediği ot nedeniyle zehirlenmiş olmalı, karnı şişti, ne yapacağımızı bilemedik. Sıdıka ya da Ahmet,-şimdi çok iyi hatırlayamıyorum-, koşarak anneme haber vermeye gittiler. Annem de, hiç durmadan kan ter içinde eve geldi. Annem, danaya baktı, hemen evin içine koştu. Eline sivri uçlu bir bıçak aldı. Biz dananın etrafında, üzüntü içinde ağlaşıyorduk. Annem, dananın yanına geldi, etrafında döndü, danayı iyice gözden geçiriyordu, biz de ne yapacak diye bakıyorduk pür dikkat. Annem bir hamleyle bıçağı dananın kaburgasına sapladı, dananın içinden öyle bir hava çıktı ki, karnı iniverdi birden. Annem, “ kurtuldu”,  dedi sevinçle. O üzüntülü halimiz geçmiş, anneme hayranlıkla bakıyor, nasıl yaptığını soruyorduk. O anda annem bir kahramana dönmüştü gözümüzde, sanki bir tragedyanın ortasındaydık da, bir kahraman ortaya çıkıvermişti.

Annem, anne babasını bebekken kaybettiğinden olmalı, çocuklar ve hayvanlara karşı hep can vermek istemiş gibi gelir bana. Kendi yöntemince, hasta tavukların bile midelerini yıkar, onları hayata döndürürdü. Bir sağlıkçı gibi iğne yapardı,  babam kızardı ona, başına bir şey gelecek, bir zarar olursa diye. Fakat annemde bitmez tükenmez bir cesaret vardı, yaratıcı bir insandı.


On sekiz yıl sonra, annemin yokluğunu hissediyorum elbette. Fakat Sıdıka’nın acısı, o her şeyin üstünde bu sene benim için. Kardeşim, kardeşim diyorum, başka da bir şey diyemiyorum.


İmren Tüzün

Antalya, Mayıs 2017


Copyright ©  İmren  Tüzün All rights reserved