2 Kasım 2015 Pazartesi

NERDEN GELDİK BURAYA

1980’li Yılları Mercek Altına Alan Bir Sergi

NERDEN GELDİK BURAYA
03.09.2015 – 29.11.2015
SALT  Beyoğlu -Galata


Yağmurlu bir günde Sarıyer’den Hacıosman Metro’ya giderken kendimle cebelleşiyordum. Bu yağmurda, hem de üzerinde incecik bir ceketle yola koyulmanın ne anlamı vardı? Arada bir geriye dönmek için kararsızlığa kapılsam da, Hacıosman Metro’ya geldiğimde rahatlamıştım, çok kısa sürede Şişhane metronun çıkış kapısında buldum kendimi. İstiklal Caddesi’nde yağmur o kadar hızlı değildi, daha temkinli yağıyor gibiydi neredeyse, insanları düşünüyor olmalı dedim içimden, gülümsedim kendi kendime, artık sergileri görmeye başlayabilirdim. Arter’de 14. İstanbul Bienal’i kapsamındaki sergide yer alan eserleri izledikten sora,  Salt Beyoğlu’na yürüdüm. Eskiden çantaları bırakabiliyorduk, son dönemde yaşanan olaylar nedeniyle, haklı olarak sadece şemsiyeleri vestiyere bırakma olanağı veriyorlardı.

Salt Beyoğlu’nda açılan; “Nerden Geldik Buraya” başlıklı sergiyi facebook  sayfalarından takip ediyordum. Bir sergiyi izleme olanağı bulamadığınızda, sergide ön plana çıkarılanlardan haberdar oluyorsunuz, fakat ön plana çıkarılmayan, sizin keşfedeceğiniz farklı içerikler olabiliyor. Özellikle bir dönemi ele alan sergiler, siz o dönemi yaşamış biriyseniz daha da ilgi çekici olabiliyor. Asansörle 3. Kata ulaştıktan sonra sergiyi izlemeye koyuldum.

Sergi hakkında bilgi veren görsel metin, sergide bizi neyi beklediğini açıklar nitelikteydi. “ 24 Ocak 1980 kararları, ithal  ikameci politikalar yerine ihracata dayalı bir ekonomi modelini Türkiye’ye tanıttı. Ekonomik istikrarı sağlamak amacıyla çıkarılan bu kararlar, ülkenin neoliberal  politikalara geçişinin de  ilk sinyallerini verdi. Kısa bir süre sonra gerçekleşen 12 Eylül darbesi,  siyasi muhalefeti kıskacına alırken artan devlet şiddeti insan haklarının tamamen yok sayılmasını beraberinde getirdi. Bir kaç değişiklikle hala yürürlükte olan 1982 Anayasası, askeri idarenin baskısı altında yapılan referandumla kabul edildi.” Metnin devamı bu ana bilgiyi açımlayıcı nitelikteydi.

Sergi, 1982 yılında yayın hayatına başlayan Güneş Gazetesi’nin sayfalarında dönemin sorunlarını ele alan haberler yer alıyordu.  Ana akım gazeteciliğe karşı bir duruş sergileyen Sokak dergisi,  Tuğrul Eryılmaz yönetiminde Ağustos 1989 – Nisan 1990  tarihlerinde 32 sayı yayımlanmış. Feministler, çevreciler, sosyalistler ve LGBT’li bireyleri sayfalarına taşımış, bugün yakalanması güç olacağını düşündüğüm yedi-sekiz bin tiraja ulaşmış.

1980’li yılların kült filmi, Ömer Kavur’un “Anayurt Oteli” afişini görünce, filmin üzerimdeki etkisini hatırladım, Zebercet ve Zeynep’in hikayesini unutmak kolay değil. Ömer Kavur,  Yusuf Atılgan’ın “Anayurt Oteli” romanını filme uyarlamıştı. Romanları filme aktarmak her zaman başarılı olmuyor. Ömer Kavur, Macit Koper ve Serra Yılmaz’ın güçlü oyunculuklarıyla zihinlere kazınan bir film yaratmayı başarmıştır. 24. Altın Portakal Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü,  Venedik ve Valencia Film Festivallerinden de ödül almıştı.  Oturdum, bir süre seyrettim filmi. 
Yalnızlık ve cinsel isteklerinin bastırılmışlığı kıskacında yaşayan Zebercet hayalini kurduğu bir kadının geleceği ümidiyle bekleyiş içindedir, bu kadının hiç gelmeyeceğinin intikamını belki de Zeynep’ten çıkarır.  Zeki Demirkubuz’un “Bulantı”sındaki Neriman’la Zeynep arasında bir bağlantı kuruyorum nedense. Zeynep ve Neriman’ın durağan, cinsellikten soyutlanmış, sadece yaşamda varolma savaşı veren hallerini düşündüm belki de.

1980’li yılların siyasi aktörlerinin yanı sıra aydınların verdiği mücadele de iyi yansıtılmıştı sergide. 1984 yılında hazırlanan, “Türkiye’de Demokratik Düzene İlişkin Gözlem ve İstemler” başlıklı metin “Aydınlar  Dilekçesi” olarak biliniyor.  Aydınlar ve popüler kültür kesimden pek çok insanın imzasının bulunduğu dilekçe o dönemde oldukça ses getirmişti. Dilekçede yer alan bir bölüm, kültür sanat alanında verilen mücadelenin devam ettiğini hatırlattı bana. “Fikir ve sanat ürünlerinin serbestçe oluşmasını engelleyen  hukuki ve fiili sınırları kaldırmak  ve her yurttaşla birlikte, düşünce ve sanat adamlarını da genel güvencelerle donatmanın bir uygarlık koşulu olduğunu önemle belirtmek isteriz. Sağlıklı bir toplumsal gelişme  her türlü sanat yapıtlarının üretiminde ve yayımında özgürlüğü, kültürel yaratıyı son derece sınırlayan sansürün  toptan kaldırılmasını, hiç bir konunun tabu haline getirilmemesini, ceza sorumluluğunun yalnız olağan yargı mercilerince saptanmasını gerektirir.”

Sergide yer alan Türkiye haritası üzerinde bulunan renkli boya kalemleri benim korkulu rüyamı hatırlatıverdi bana. Ortaokul yıllarımda Türkiye haritası çizmemiz istenirdi. Türkiye haritası çizmek bana kabus gibi geliyordu, ne kadar özen gösterirsem göstereyim çok düzgün çizemiyordum, yardım alıyordum dayımın kızından.

Barış Doğrusöz’ün, Paris Vakti: “Harita ve Topraklar” Enstelasyonu televizyon haberlerinde yer alan Türkiye haritaları üzerinden Türkiye’nin coğrafi algısını sorguluyor. Renkli baskılara geriden bakınca Türkiye’yi çok iyi farkedemiyorsunuz, yaklaştıkça farklılıklar belirmeye başlıyor.

BİLAR A.Ş’nin kuruluşu da yer alıyordu sergide. 1980 askeri darbesiyle 1402’li olarak Üniversitelerden uzaklaştırılan öğretim üyeleri, kendilerini ifade edecekleri yeni oluşumların arayışı içindeydiler. BİLAR A.Ş’NİN kuruluşu ve amacı da Aziz Nesin arşivinden belgelerle sergide yer alıyordu.  Ahmet Tüzün, DTCF’den 1402’li olarak görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Önü kesilen bir insan olarak, hayatını bunun acısını yaşayarak geçirdi. 1402’liler ön plana çıkan isimlerle sınırlı değildi sadece.

1980’li yıllarda kültürel hayatın istatistikleri dikkat çekiciydi. Sinema, gazeteler ve dergiler mercek altına alınmıştı. Sinema salonlarının yıllar içinde azaldığı bariz bir şekilde belliydi. Televizyonun çıkışı mı, yoksa neoliberal politikaların getirdiği ekonomik sarsıntı mı sinema salonlarını azaltmıştı. 1980 yılında 941
iken, 1985  yılında 767, 1990 yılında ise 354’e inmiş. Buna orantılı olarak sinema seyircisinde de azalmış. 1980 yılında yerli film izleyici sayısı %61,01 iken 1990 yılına gelindiğinde sinema izleyicinin tercihi değişmiş, yerli sinema izleyicisinin sayısı % 29.47’ye düşerken, yabancı film izleyici sayısı %70,53’e yükselmiş.  Bu tercih değişimi Hollywood sinemasını öne çıkarırken Yeşilçam’a darbe vurmuş oluyordu. Serbest piyasa ekonomisinin, dünyayla geliştirilen yeni ticari bağlantıların bunda etkisi olduğunu yadsımamak gerekir.  İzleyici kültürünün on yılda bu kadar değişmesine bağlı olduğu düşünülemez bu tercih değişikliğinde.

Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Güneş, Tan, Sabah, Türkiye ve Cumhuriyet  günlük gazeteler. Hürriyet en yüksek tirajlı gazete iken Cumhuriyet en düşük tirajda görülüyor.  Babam eve iki gazete alırdı genellikle. Cumhuriyet ve Günaydın, bazen de Bulvar gazetesi. Dönemin gazetelerinden  Hürriyet ve Tercüman’ın bizim eve girdiğini hatırlamıyorum. Bir babanın eve gazete almasının çocukların belleğinde  ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyorum bu istatistikle.

Sergide çeşitli disiplinlerden seçilen dergiler de yer alıyordu.  Dergilerin pek çoğu, özellikle edebiyat, düşün, sanat dergileri arşivimizde bulunuyor.  Eşim Ahmet Tüzün dergiye önem verir, takip ederdi. Onun dergi arşivini kayda geçirmekle ne kadar doğru bir iş yapmış olduğumu bir kez daha anladım. Bu tür sergilerin, yaşadığınız yerde değer görmeyen, “ver gitsin” anlayışına koyduğunuz tavrın değerini anlıyorsunuz. İstatistiklere baktığımızda 1980 -1990 yılları arasında gazete ve çeşitli disiplinlerde yayımlanan dergi sayısının toplamı 2.576 olarak saptanmış. Edebiyat, dil, felsefe ve sanat alanında yayımlanan dergi sayısı oldukça düşük.  Dergileri alıp, göz gezdirme imkanı var,  içlerinden arşivimizde bulunan dergileri fotoğrafladım.

Sergi, 1980’lerde doğanlar için bir bakış açısı kazandırırken, o yılları yaşamışlara belleğini  tazeleme imkanı veriyor. 1980’li yıllarda meydana gelen toplumsal ve kültürel hayata genel bir bakış açısı yansıttığını söyleyebiliriz.

Sergi aynı zamanda Salt Galata’da da yer alıyor, Galata’da yer alan bölümü görme imkanım olmadı. Sergi, Salt Beyoğlu & Galata’da  29 Kasım 2015’e kadar devam ediyor.

İmren Tüzün


Antalya, 02 Kasım 2015

Fotoğraflar: İmren Tüzün


Aydınlar Dilekçesi

BİLAR A.Ş.


Sergide yer alan dergiler

Güneş Gazetesi
Güneş Gazetesi
Nerden Geldik Buraya

Türkiye haritası


Gazete ve dergilerin konulara göre dağılımı


Gazeteler ve tirajları


Sinema Seyirci Sayısı

Anayurt Oteli- Yönetmen : Ömer Kavur

Sokak dergisi




Sinema sayısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder