1980’li
Yılları Mercek Altına Alan Bir Sergi
NERDEN GELDİK
BURAYA
03.09.2015 –
29.11.2015
SALT Beyoğlu -Galata
Yağmurlu bir günde Sarıyer’den Hacıosman Metro’ya giderken
kendimle cebelleşiyordum. Bu yağmurda, hem de üzerinde incecik bir ceketle yola
koyulmanın ne anlamı vardı? Arada bir geriye dönmek için kararsızlığa kapılsam
da, Hacıosman Metro’ya geldiğimde rahatlamıştım, çok kısa sürede Şişhane metronun
çıkış kapısında buldum kendimi. İstiklal Caddesi’nde yağmur o kadar hızlı
değildi, daha temkinli yağıyor gibiydi neredeyse, insanları düşünüyor olmalı
dedim içimden, gülümsedim kendi kendime, artık sergileri görmeye
başlayabilirdim. Arter’de 14. İstanbul Bienal’i kapsamındaki sergide yer alan
eserleri izledikten sora, Salt
Beyoğlu’na yürüdüm. Eskiden çantaları bırakabiliyorduk, son dönemde yaşanan
olaylar nedeniyle, haklı olarak sadece şemsiyeleri vestiyere bırakma olanağı veriyorlardı.
Salt Beyoğlu’nda açılan; “Nerden Geldik Buraya” başlıklı
sergiyi facebook sayfalarından takip
ediyordum. Bir sergiyi izleme olanağı bulamadığınızda, sergide ön plana
çıkarılanlardan haberdar oluyorsunuz, fakat ön plana çıkarılmayan, sizin
keşfedeceğiniz farklı içerikler olabiliyor. Özellikle bir dönemi ele alan
sergiler, siz o dönemi yaşamış biriyseniz daha da ilgi çekici olabiliyor. Asansörle
3. Kata ulaştıktan sonra sergiyi izlemeye koyuldum.
Sergi hakkında bilgi veren görsel metin, sergide bizi neyi
beklediğini açıklar nitelikteydi. “ 24 Ocak 1980 kararları, ithal ikameci politikalar yerine ihracata dayalı
bir ekonomi modelini Türkiye’ye tanıttı. Ekonomik istikrarı sağlamak amacıyla çıkarılan
bu kararlar, ülkenin neoliberal
politikalara geçişinin de ilk
sinyallerini verdi. Kısa bir süre sonra gerçekleşen 12 Eylül darbesi, siyasi muhalefeti kıskacına alırken artan
devlet şiddeti insan haklarının tamamen yok sayılmasını beraberinde getirdi.
Bir kaç değişiklikle hala yürürlükte olan 1982 Anayasası, askeri idarenin
baskısı altında yapılan referandumla kabul edildi.” Metnin devamı bu ana
bilgiyi açımlayıcı nitelikteydi.
Sergi, 1982 yılında yayın hayatına başlayan Güneş
Gazetesi’nin sayfalarında dönemin sorunlarını ele alan haberler yer
alıyordu. Ana akım gazeteciliğe karşı bir
duruş sergileyen Sokak dergisi, Tuğrul
Eryılmaz yönetiminde Ağustos 1989 – Nisan 1990
tarihlerinde 32 sayı yayımlanmış. Feministler, çevreciler, sosyalistler
ve LGBT’li bireyleri sayfalarına taşımış, bugün yakalanması güç olacağını
düşündüğüm yedi-sekiz bin tiraja ulaşmış.
1980’li yılların kült filmi, Ömer Kavur’un “Anayurt Oteli”
afişini görünce, filmin üzerimdeki etkisini hatırladım, Zebercet ve Zeynep’in
hikayesini unutmak kolay değil. Ömer Kavur,
Yusuf Atılgan’ın “Anayurt Oteli” romanını filme uyarlamıştı. Romanları
filme aktarmak her zaman başarılı olmuyor. Ömer Kavur, Macit Koper ve Serra
Yılmaz’ın güçlü oyunculuklarıyla zihinlere kazınan bir film yaratmayı
başarmıştır. 24. Altın Portakal Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü, Venedik ve Valencia Film Festivallerinden de
ödül almıştı. Oturdum, bir süre
seyrettim filmi.
Yalnızlık ve cinsel isteklerinin bastırılmışlığı kıskacında
yaşayan Zebercet hayalini kurduğu bir kadının geleceği ümidiyle bekleyiş
içindedir, bu kadının hiç gelmeyeceğinin intikamını belki de Zeynep’ten çıkarır. Zeki Demirkubuz’un “Bulantı”sındaki
Neriman’la Zeynep arasında bir bağlantı kuruyorum nedense. Zeynep ve Neriman’ın
durağan, cinsellikten soyutlanmış, sadece yaşamda varolma savaşı veren
hallerini düşündüm belki de.
1980’li yılların siyasi aktörlerinin yanı sıra aydınların
verdiği mücadele de iyi yansıtılmıştı sergide. 1984 yılında hazırlanan,
“Türkiye’de Demokratik Düzene İlişkin Gözlem ve İstemler” başlıklı metin “Aydınlar Dilekçesi” olarak biliniyor. Aydınlar ve popüler kültür kesimden pek çok
insanın imzasının bulunduğu dilekçe o dönemde oldukça ses getirmişti. Dilekçede
yer alan bir bölüm, kültür sanat alanında verilen mücadelenin devam ettiğini
hatırlattı bana. “Fikir ve sanat ürünlerinin serbestçe oluşmasını engelleyen hukuki ve fiili sınırları kaldırmak ve her yurttaşla birlikte, düşünce ve sanat
adamlarını da genel güvencelerle donatmanın bir uygarlık koşulu olduğunu önemle
belirtmek isteriz. Sağlıklı bir toplumsal gelişme her türlü sanat yapıtlarının üretiminde ve
yayımında özgürlüğü, kültürel yaratıyı son derece sınırlayan sansürün toptan kaldırılmasını, hiç bir konunun tabu
haline getirilmemesini, ceza sorumluluğunun yalnız olağan yargı mercilerince
saptanmasını gerektirir.”
Sergide yer alan Türkiye haritası üzerinde bulunan renkli
boya kalemleri benim korkulu rüyamı hatırlatıverdi bana. Ortaokul yıllarımda
Türkiye haritası çizmemiz istenirdi. Türkiye haritası çizmek bana kabus gibi
geliyordu, ne kadar özen gösterirsem göstereyim çok düzgün çizemiyordum, yardım
alıyordum dayımın kızından.
Barış Doğrusöz’ün, Paris Vakti: “Harita ve Topraklar”
Enstelasyonu televizyon haberlerinde yer alan Türkiye haritaları üzerinden
Türkiye’nin coğrafi algısını sorguluyor. Renkli baskılara geriden bakınca
Türkiye’yi çok iyi farkedemiyorsunuz, yaklaştıkça farklılıklar belirmeye
başlıyor.
BİLAR A.Ş’nin kuruluşu da yer alıyordu sergide. 1980 askeri
darbesiyle 1402’li olarak Üniversitelerden uzaklaştırılan öğretim üyeleri,
kendilerini ifade edecekleri yeni oluşumların arayışı içindeydiler. BİLAR
A.Ş’NİN kuruluşu ve amacı da Aziz Nesin arşivinden belgelerle sergide yer
alıyordu. Ahmet Tüzün, DTCF’den 1402’li
olarak görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Önü kesilen bir insan olarak,
hayatını bunun acısını yaşayarak geçirdi. 1402’liler ön plana çıkan isimlerle
sınırlı değildi sadece.
1980’li yıllarda kültürel hayatın istatistikleri dikkat
çekiciydi. Sinema, gazeteler ve dergiler mercek altına alınmıştı. Sinema
salonlarının yıllar içinde azaldığı bariz bir şekilde belliydi. Televizyonun
çıkışı mı, yoksa neoliberal politikaların getirdiği ekonomik sarsıntı mı
sinema salonlarını azaltmıştı. 1980 yılında 941
iken, 1985 yılında
767, 1990 yılında ise 354’e inmiş. Buna orantılı olarak sinema seyircisinde de
azalmış. 1980 yılında yerli film izleyici sayısı %61,01 iken 1990 yılına
gelindiğinde sinema izleyicinin tercihi değişmiş, yerli sinema izleyicisinin
sayısı % 29.47’ye düşerken, yabancı film izleyici sayısı %70,53’e
yükselmiş. Bu tercih değişimi Hollywood
sinemasını öne çıkarırken Yeşilçam’a darbe vurmuş oluyordu. Serbest piyasa
ekonomisinin, dünyayla geliştirilen yeni ticari bağlantıların bunda etkisi
olduğunu yadsımamak gerekir. İzleyici
kültürünün on yılda bu kadar değişmesine bağlı olduğu düşünülemez bu tercih
değişikliğinde.
Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Güneş, Tan, Sabah, Türkiye ve
Cumhuriyet günlük gazeteler. Hürriyet en
yüksek tirajlı gazete iken Cumhuriyet en düşük tirajda görülüyor. Babam eve iki gazete alırdı genellikle.
Cumhuriyet ve Günaydın, bazen de Bulvar gazetesi. Dönemin gazetelerinden Hürriyet ve Tercüman’ın bizim eve girdiğini
hatırlamıyorum. Bir babanın eve gazete almasının çocukların belleğinde ne kadar önemli olduğunu bir kez daha
anlıyorum bu istatistikle.
Sergide çeşitli disiplinlerden seçilen dergiler de yer
alıyordu. Dergilerin pek çoğu, özellikle
edebiyat, düşün, sanat dergileri arşivimizde bulunuyor. Eşim Ahmet Tüzün dergiye önem verir, takip
ederdi. Onun dergi arşivini kayda geçirmekle ne kadar doğru bir iş yapmış
olduğumu bir kez daha anladım. Bu tür sergilerin, yaşadığınız yerde değer
görmeyen, “ver gitsin” anlayışına koyduğunuz tavrın değerini anlıyorsunuz. İstatistiklere
baktığımızda 1980 -1990 yılları arasında gazete ve çeşitli disiplinlerde
yayımlanan dergi sayısının toplamı 2.576 olarak saptanmış. Edebiyat, dil,
felsefe ve sanat alanında yayımlanan dergi sayısı oldukça düşük. Dergileri alıp, göz gezdirme imkanı var, içlerinden arşivimizde bulunan dergileri
fotoğrafladım.
Sergi, 1980’lerde doğanlar için bir bakış açısı
kazandırırken, o yılları yaşamışlara belleğini tazeleme imkanı veriyor. 1980’li yıllarda
meydana gelen toplumsal ve kültürel hayata genel bir bakış açısı yansıttığını
söyleyebiliriz.
Sergi aynı zamanda Salt Galata’da da yer alıyor, Galata’da yer alan bölümü görme imkanım olmadı. Sergi, Salt Beyoğlu & Galata’da 29 Kasım 2015’e kadar devam ediyor.
İmren Tüzün
Antalya, 02 Kasım 2015
Fotoğraflar: İmren Tüzün
Fotoğraflar: İmren Tüzün
Aydınlar Dilekçesi |
BİLAR A.Ş. |
Sergide yer alan dergiler |
Güneş Gazetesi |
Güneş Gazetesi |
Nerden Geldik Buraya |
Türkiye haritası |
Gazete ve dergilerin konulara göre dağılımı |
Gazeteler ve tirajları |
Sinema Seyirci Sayısı |
Anayurt Oteli- Yönetmen : Ömer Kavur |
Sokak dergisi |
Sinema sayısı |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder